[vc_row][vc_column][vc_column_text]Yepyeni röportajımız bu hafta Alem Dergisi’nde! Seasons & Stories hakkında merak ettikleriniz ve harika fotoğraflar için çok teşekkür ederiz. Röportaj sevgili Ayşim Özgür, fotoğraflar Pınar Gediközer.[/vc_column_text][vc_single_image image=”1457″ img_size=”full” css=”.vc_custom_1493282370346{margin-bottom: 30px !important;}”][vc_single_image image=”1458″ img_size=”full” css=”.vc_custom_1493282599850{margin-bottom: 30px !important;}”][vc_column_text]
En güzel hikâyelerin izinde…
Birkaç ay önce vintage ve ikinci el aksesuar showroom’u Seasons and Stories’i kuran Ahmet Gencehan Güneş, “Benim işim eskinin hikâyelerini alıp onlardan yeni hikâyeler yaratmak” diyor ve dünyanın dört bir yanından topladığı pek çok özel parçayı bir araya getirerek yeni sahipleriyle buluşturmayı hedefliyor.
Ayşim ÖZGÜR – [email protected] / Fotoğraflar: Pınar GEDİKÖZER
Etiler’deki Seasons & Stories showroom’u özellikle aksesuar tutkunları için bir şekerleme dükkanı gibi. İçeri adım attığınız anda sizi karşılayan rengarenk, onlarca özel parça arasından seçim yapmak için saatlerinizi geçirmeniz gerekebilir. Elbette keyifle. Tabii Ahmet Gencehan Güneş’in dünyanın dört bir yanını dolaşarak topladığı seçkiyi İstanbul’a getirirken aslında bir anlamda showroom’unu kürate ettiğini de söylemek gerek. Zira burada önemli olan, yeniden yazılmayı bekleyen yüzlerce hikâyenin buluşup kitap halini alma biçimi. Bakın Güneş’in hikâyesi nasıl başlamış…
Seasons & Stories’i kurmadan önce neler yaptınız?
Bugüne kadar hep organizasyon ve moda sektöründe yönetici olarak çalıştım. Son dört yılımı da Au Vintage’ın marka direktörü olarak geçirdim. Ahu Yağtu showroom’unu kapatıp işi online satış üzerinden devam ettirme kararı alınca ben de bu markayı kurdum.
Vintage’a ilginiz hep var mıydı?
Elbette Ahu Yağtu’nun etkisi büyük bu ilginin ilerlemesinde. Vintage ürünlerle o kadar sıkı fıkı oldum ki zaman içinde bende de bir tutku haline geldi. Beni vintage kavramıyla ilgili en çok etkileyen ise ürünlerin hikâyeleri. Zaten markanın ortaya çıkış noktası ve ismine ilham veren de bu oldu. O hikâyeleri öğrenip, ürünlerin bulunduğu döneme ait özelliklerini keşfettikçe daha da önem kazanmaya başladılar benim için.
En çok hangi dönemleri seviyorsunuz kişisel olarak?
70’leri çok seviyorum. Hem modada hem aksesuarda çığır açan, Yves Saint Laurent’in zirvede olduğu dönem…
Showroom’unuz aksesuar ağırlıklı. Zaman içinde daha çok kıyafet yer alacak mı burada?
Evet kıyafeti biraz sınırlı tutuyoruz. Çantada da yalnızca belli koleksiyonlara ait çok özel parçaları toplamayı tercih ediyoruz. Örneğin 1989 yılından Chanel sırt çantası ya da yine Chanel’in 2009 koleksiyonundan 2.55 Reissue gibi…
Showroom’da randevu sistemiyle mi çalışıyorsunuz?
Hayır isteyen herkes dilediği zaman gelebilir. Bir de online satışımız var tabii.
Uzun zamandır bu işin içinde olan biri olarak, Türkiye’deki vintage algısını nasıl yorumluyorsunuz?
Bu işe ilk başladığımız zamanlarda başkasının kıyafetini giymek gibi geliyordu insanlara vintage. Ancak artık insanlar moda değeri olan parçaları kendi stillerine dahil etmeye alıştılar.
Sizce Türkiye’de en iyi kimler taşıyor vintage parçaları?
Ahu Yağtu. Onun dışında Ece Sükan; vintage’ı modern parçalarla birleştirip daha kullanılabilir hale getiriyor. Edwina Sponza vintage mücevherleri de çok iyi taşıyor, bir de çok eklektik bir stili olan Aslı Bayraktaroğlu.
Şu anda showroom’u ziyaret edenleri nasıl bir seçki bekliyor?
Ürün yelpazemiz şu anda 1930’lardan başlayıp yakın geçmişe uzanıyor. Geniş bir dönem yelpazesi var yani. Hatta 1800’lerin sonundan Viktoryen zincir kolyeler
de getirmeye başladık, onlar da çok ilgi görüyor. Yves Saint Laurent ve Chanel köşelerimiz çok geniş. Ve Türkiye’de hiçbir yerde bulamayacağınız Schiaparelli küpeler ve Christian Lacroix küpeler ile Nina Ricci, Miriam Haskell aksesuarlar…
En çok hangi parçalar ilgi görüyor?
Chanel’in çok geniş kitlelere ulaşabilen bir algısı
var tabii. Chanel deyince çok fazla kişinin dikkatini çekebiliyorsunuz ama vintage’a biraz daha aşina olan insanlar markasız parçalara da yöneliyor, zincir kolyeler mesela…
Vintage aksesuar almanın püf noktaları neler?
En önemli nokta bence aldığınız parçayı kendi stilinize çok iyi uyarlayabiliyor olmanız. Kostüm gibi durmamalı. Sadece aksesuar için konuşmuyorum, genel olarak herhangi bir dönemden fırlamış gibi durmamak çok önemli. Onun haricinde de ürünlerin kondüsyonlarına dikkat etmek gerek. Dünyanın her yerindeki pazarlardan vintage ürünlere ulaşabiliyorsunuz ama ne durumda olduklarına bakmak gerek, biz yalnızca kondüsyonu çok iyi olan ürünleri topluyoruz.
Hangi şehirlerde keşfe çıkmayı seviyorsunuz?
Benim için kişisel olarak en önemli şehir Paris. Orada pazarları, mağazaları dolaşmayı çok seviyorum. New York’ta da tabii.
Türkiye’den en güzel ürünler nerelerden çıkıyor?
İzmir’de mesela Levanten ailelerden kalan çok güzel parçalar oluyor. Ama İstanbul’dan da çok güzel parçalar çıkıyor. Mesela zamanında Suadiye’de kıyafetleriyle, aksesuarlarıyla çok şık yaşamış kadınlar var. Çok güzel evlere girip çıkıyoruz.
Showroom’un atmosferini yaratırken nelerden esinlendiniz?
Burası için Marakeş’ten çok fazla ilham aldım. Terracotta renkleri, bleu blanc objeler… Çok fazla renk var etrafta, eklektik bir marka oldu, renkleri bir araya getirmek hoşumuza gidiyor.
[/vc_column_text][/vc_column][/vc_row]